Prenses Alice Trajedisi

23.03.2022

Prenses Alice, 1885’te Windsor Kalesi’nde, Battenberg Prensi Louis ve Hesse ve Ren Prensesi Victoria’nın kızı ve Alice’in doğumuna tanık olan Kraliçe Victoria’nın torunu olarak doğdu. Alice’e çocukken doğuştan sağır teşhisi kondu ve dudak okuyarak iletişim kurmayı öğrendi.

17 yaşındayken, VII: Edward’ın Londra’daki taç giyme törenine katıldı. Orada Yunanistan Prensi Andrew ile tanıştı. Ertesi yıl dünya evine girdiler ve ardından kraliyet sarayında yaşadıkları Yunanistan’a doğru yola çıktılar. Dört kızları ve Prens Philip adında bir oğulları oldu. Hayatları bir süre dramasız geçti. Sonra 1912’de Balkan Savaşları çıktı.

Yunan kraliyet ailesi, ikinci Yunan-Türk savaşının başlamasından sonra 1922’de Yunanistan’dan kaçtı, bu kaçıştan sonraki yıllar Prenses Alice için özellikle zor geçti. 1920’lerin sonunda şizofreni teşhisi kondu ve kısa süre sonra hastaneye yatırıldı.

Sigmund Freud, Alice’in durumuyla ilgilendi çünkü doğası gereği dini ve cinsel fanteziler yaşadı ve itirazlarına rağmen menopoza neden olmak için genç kraliyetin yumurtalıklarının röntgen ışınlarına maruz kalmasını tavsiye etti.

Sonunda kendi kendisini klinikten taburcu edecekti, ancak ailesi kısa süre sonra bir sanatoryuma yerleştirilmesini ayarladı.

Geri döndükten kısa bir süre sonra annesi Prenses Victoria’nın tarif ettiği gibi “en fakir insanlarla ilgilenmek” gibi hayır işleri yapmaya başladı. Savaş sırasında Atina’da aş evlerinde çalıştı ve kraliyet statüsünü Yunan halkına tıbbi malzeme sağlamak için kullanmaya çalıştı.

1949’da kendilerini hastalara bakmaya adayan rahibeler cemiyeti Martha ve Meryem manastır topluluğunu (Martha ve Meryem’in Hıristiyan Kardeşliği olarak da bilinir) kurdu.

Cemiyeti Alice-Elizabeth adı altında, Baş Rahibe olarak yönetti ve cemiyet için biri hastaları iyileştirmek ve diğeri rahibeleri eğitmek için iki ev kurmak için bağış topladı.

Yunanistan Kralı II. Konstantin devrildikten sonra, Alice’in oğlunun ailesi onu Londra’da güvenli bir yere götürdü.

Prenses Alice’in sarayda geçirdiği iki küsur yıl boyunca iyi bakıldığı ve arkadaşları ve ailesinin düzenli ziyaretlerinden keyif aldığı bildirildi. 1969’da orada hayatını kaybetti.